Ömer Çelik: İsrail doğrudan savaş suçu işliyor
AK Parti Merkez Karar-Yürütme Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin karşısına çıkan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin konuştu.
İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını söyleyen ve Batı’yı eleştiren Ömer Çelik, uluslararası topluma seslendi.
Uluslararası toplumun inisiyatif alması gerektiğine değinen ve İsrail’in savaş suçu işlediğini belirten Ömer Çelik’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
“MKYK’nın verdiği yetkiyle seçim dönemimiz başlamıştır”
Organizasyonlarla ilgili olarak il ve ilçelerin atanması konusunda MKYK Başkanımız yetki veriyor. Bu yetki talebi görüşüldü ve uygun görüldü. Seçim takviminin nasıl işleyeceği ve nasıl gerçekleşeceğine dair çalışmalar tamamlanıp başkanımızın bilgisine sunulacak ve kamuoyuyla paylaşılacak. Adayların ne zaman başvuracağı ve hangi yöntemlerin uygulanacağı bir iki gün içerisinde Sayın Başkanımızla paylaşılacaktır. MKYK’nın verdiği yetkiyle seçim dönemimiz başlamıştır.
“Katliam politikası yürütüyorlar”
Gazze’de gelinen noktada Netanyahu’nun eylemlerinin savaş hatası ve soykırım kapsamında olduğu görüldü. Gazze Şeridi’ni yoğun bombardıman altında tutuyorlar, Hamas’la mücadele ettiklerini söylerken kadın ve çocukları hedef alarak katliam politikası yürütüyorlar. Ne yazık ki katledilen Gazzeli kardeşlerimizin sayısı 10 bine çıktı. Böyle bir acıyı ve dramı rakamlarla anmak zorunda kalmak ayrı bir acı ama katliamın boyutunu göstermek adına kaybettiğimiz 10 bin kişinin 7 bininin sivil, çocuk ve kadın olduğunu belirtmek gerekiyor.
“BM sürece müdahil değil”
İsrail ordusunun 16 hastane, 32 sağlık merkezi ve sivillerin tedavi gördüğü 105 sağlık merkezi doğrudan hedef alındı, 40 bin ev tamamen yıkıldı. Bütün bunlar savaş suçları niteliğindeki gelişmelerdir. Netanyahu hükümetinin Gazze halkına yönelik benimsediği katliam politikası soykırım dışında hiçbir şeyle anlaşılamaz hale geldi.
BM Genel Sekreteri bunu ‘dehşet’ duygusuyla anlatıyor. Tüm bu vaatlere rağmen BM hiçbir şekilde sürece müdahil olmuyor. 121 ülke İsrail’e ateşkes çağrısında bulundu. Bu durumda BM İnsan Hakları Komiseri durumun vahşetini gördükten sonra istifa etti.
“Vahşete dini duygular da dahil”
“İsrail sebepsiz yere sivillere saldırdı”
Dünyanın her yerinde bu sesi yükselten tüm kişilere ve sivil toplum kuruluşlarına şükranlarımızı sunuyoruz. En büyük minnettarlığımız Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarınadır. İstanbul’da il teşkilatımızla birlikte düzenlenen mitinge katılan ve destek veren 1,5 milyondan fazla sivil toplum kuruluşuna şükranlarımızı sunuyoruz. Medya ve siyasetçiler hain bir dil kullanıyor. ‘İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’ diyenler, ‘Biz İsrail’e kırmızı çizgi sunmuyoruz’ dediler.
‘İstediğin kadar insanı öldürebilirsin’ anlamına geliyor. ‘İsrailli ve Filistinli gruplar arasında çatışma çıktı’ deniliyorsa bilin ki İsrail hiçbir gerekçe olmadan sivil halka saldırdı. Şu cümleyi duyduğunuzda daha da dikkatli olun: ‘Taraflara itidal öneriyoruz’ deniyorsa bilinmelidir ki İsrail bir yere saldırmıştır, cevap vermeyin çağrısı yapılıyor demektir.
“Kadınlar ve çocuklar hedef alınıyor ve saldırıya uğruyor”
‘İstediğin kadar insanı öldürebilirsin’ anlamına geliyor. ‘İsrailli ve Filistinli gruplar arasında çatışma çıktı’ deniliyorsa bilin ki İsrail hiçbir gerekçe olmadan sivil halka saldırdı. Şu cümleyi duyduğunuzda daha da dikkatli olun: ‘Taraflara itidal öneriyoruz’ deniyorsa bilinmelidir ki İsrail bir yere saldırmıştır, cevap vermeyin çağrısı yapılıyor demektir.
Bir cümlede çatışmada “Filistinli kadın ve çocukların hayatını kaybettiğini” okursanız İsrail, kadın ve çocukları hedef alarak saldırdı. Şu cümleyi sık sık bir yerlerde okursunuz: “Filistinliler İsrail’in arabasını taşladılar.” Bunu İsrail halkına yükledi, onlar da bunu ‘taşlama’ olarak bildirdiler. ‘Kudüs’te kaynağı bilinmeyen bir patlama duyuldu’ diyorlar. Bu, İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa’ya ses bombalarıyla saldırdığı anlamına geliyor. Ne kadar ikiyüzlü bir dil.
“Cumhurbaşkanımız güçlü diplomasi yürütüyor”
İsrail’i destekleyen bazı yazar ve medya organları ‘Kudüs İsrail’in bölünmez başkentidir’ diyorsa bilin ki Filistin’i tamamen ortadan kaldırmak, Filistinlileri oradan tamamen uzaklaştırmak için siyaset yapıyorlar. Maalesef bu ikiyüzlü dilin hala kullanıldığını görüyoruz.
Tıpkı işgalciye yerleşimci denmesi gibi aynı literatür şu anda da devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız diplomasisini güçlü bir şekilde yürütüyor. Dünya halklarının bu umut dolu dayanışması ve konuyu kınayan karar taslağına 121 ülkenin imza atması, daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
“Netanyahu hükümeti Nazilerin yaptığını yapıyor”
Bu politikanın arkasında Netanyahu hükümetinin Filistin davasını kriminalize etme çabalarını görmemiz gerekiyor. Bütün Filistin davasını kriminalize etmeye çalışıyor. Sıkıntıyı dini tartışmalardan ve kehanetlerden din temelli bir savaşa dönüştürme tavrı izliyor. Avrupalılar ve Amerikalılar sorunu uzaktan izleyerek çözebileceklerini düşünüyorlar. Oraya savaş gemisi veya nükleer denizaltı göndermenin kimseye faydası olmayacak.
Netanyahu hükümeti şu anda Nazilerin yaptığını yapıyor. Netanyahu hükümetinin yaptığı, Nazilerin yaptığının aynısıdır. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımız yeni bir diplomasi atağına yeniden başlayacak. İnşallah Türkiye’nin ortaya koyduğu ateşkes ve iki devletli çözümün sağlanmasına yönelik garantörlük çabaları devam ediyor. Dışişleri Bakanlığımız ve MİT teşkilatımız muhataplarıyla görüşmeye devam ediyor.