Haber

Kılıçdaroğlu: “Zalimler, zalimler hep gider, altı ay sonra da gider”

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM 2023 Bütçesi Genel Heyeti’nde, “Sizden geriye sadece şahsi güce ve çıkara odaklı küçük bir tiran ve yakın çevresi kaldı… devleti iki kişinin ağzından çıkan talimatlara teslim eden bir sistem.Bütün aldatıcı vaatleri çöp oldu.Verdiği söz gidince hem ekonomik hem de siyasi zorbalıkla halka zulmediyor.Halk kan ağlıyor, ama halktan kopuşu çok şiddetli olmuştur.Merhamet ve halkı anlama gücünden yoksundur.Ne yapacaktır?Daha çok savaş ve din kisvesine bürünmek zorundadır.Asla ve asla ideolojik bir şey yoktur. Bu sarayın ehli Zalimler hep böyle davranır Hakikati, krizleri inkar ederler Ve Türkiye’den tamamen kopmuştur Her şeyi inkar eder Ekonomiyi açlığı yoksulluğu işsizliği inkar eder Mültecileri bilir o getirdi yeniden bir sorun. Size inkar etmeyeceği bir gerçek söyleyeyim… Zalimler, tiranlar hep gider, o da altı ay sonra gidecek” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 2021 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Bütçe Teklifi görüşülüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2023 bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:

HÜKÜMET YOK: Daha önce bütçeyi Bakanlar Kurulu havale etmişti. Bakanlar Kurulu’nun başında bulunan Başbakan büyük bir özgüvenle gelir ve bütçesini Meclis’e açıklardı. Her türlü eleştiriye karşı aslanlar gibi oturup savunurdu. Şimdi Önder soruyor, ‘Komisyon nerede?’ Komite burada. Devlet? Hükümet yok. Neden yok? Ne sebeple değil?

BİRİ İÇİN HÜKÜMET OLURSA, GELECEK BURADA: Sayın Erdoğan’ın değerli danışmanı Sayın Mehmet Uçum. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı diyor ki; ‘Bu tek adam hükümeti’ diyor. Bir kişi… Kitabı açın okuyun ben okudum siz neden Sayın Erdoğan’ın başdanışmanının kitabını okumuyorsunuz. Talimatları mı bekliyorsunuz? Tek adam hükümeti diyor. Tek adam hükümeti ise; Buraya gelecek, meclise gelecek, onurlu bir şekilde kendi bütçesinin arkasında duracak ve bütçesini savunacak.

BÜTÇENİN ARKASINDA HÜKÜMET YOKTUR: Meclise atama ile gelenler, oy kullanmayanlar; Bu kürsüye çıkıp bizden oy istemek kadar saçma bir şey olamaz. Gelecek Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Evet millet beni seçti, bütçem bu, bunları söylüyorum ve bunu yapacağım’ diyecek ve bütçesinin arkasında kalacak. Bütçesinin arkasında hükümet yok. Görevliler buraya geldi, bütçeyi bize sunuyorlar.

HİÇBİR BAKAN TALİMAT OLMADAN PARMAK KALDIRMAZ: Hiç kimse talimat olmadan parmağını kaldıramaz. Hiçbir bakan talimat vermeden parmağını kıpırdatamaz. Çünkü hiçbirinin yetkisi yok. Yangını söndürmeye gidiyorlar, ‘Cumhurbaşkanımızın talimatıyla söndürmeye başladık’ diyorlar. Yani talimat gelmeseydi yangını söndürmezdin? söndüremezler. Kapatamayacaklarından emin olun.

PARA HARCAMA İSTEĞİ BURAYA GELMEZ: Bütçe çok değerli bir belge olduğu için bir ülkenin geleceği için çok değerli bir belgedir; Geçmiş bütçenin parasının nereye harcandığını bize söyleyecek iki yasa var. Paranın nereye harcandığını bilmiyoruz. Parayı harcayan irade buraya gelmez. Parayı harcayan irade buraya gelmeyince ne konuşacağız? Büşra geldiler, buraya anlattılar, ağızlarından bal akıyor. Sokağa çık, karşıda bir tablo var. Sarayda oturan kişi, halka inmeyen kişi; Halkın durumunu bilmiyor. İkili bir yapı ortaya çıktı, bir halk ve bir saray. O ayrıntıya geleceğim.

HER ŞEYDEN ÖNCE PARLAMENTOYA SÖZ KONUSU: Her şeyden önce seçilmiş bir Cumhurbaşkanının meclise gelmemesi ve kendi bütçesini savunmaması meclise saygısızlıktır. Halk seni seçip parayı verdiyse, kendi bütçeni savunmak için buraya geleceksin. arkasında duracaksınız. Eleştiriye katlanacaksınız. Tüm eleştirilere tek tek cevap vereceksiniz. Gelmem, oturmam. Ne oldu? 1 Ekim’de geldi, Meclis’i açtı, ne oldu? Kimsenin konuşmadığı bir ortamda gelip konuşmak istiyor. Ama birimiz kalkıp konuşurken buraya gelmiyor.

ELEŞTİRİYE TAHLİYE ETMEZ, GERÇEĞİ DUYMAK İSTEMEZ: Çünkü Erdoğan eski Erdoğan değil ve eleştiriye tahammül edemiyor ve gerçekleri duymak istemiyor. Her seferinde etrafındaki ekip, ‘Ne kadar iyi yapmışsınız efendim, doğru olanı yapmışsınız efendim. Çok iyi iş çıkardınız, efendim.”

SİZİ SİYASETTEN ENGELLEDİ: Bu sistemin ne işe yaradığını biliyor musunuz? Sizi siyaset yapmaktan alıkoydu. Siyaset yapamazsınız. Meclisin prestiji… Ben Erdoğan’dan başladım, meclisin itibarına saygı duymuyor; söyleyerek. Bakanlarına da saygı duymuyorlar. Hepsi atandı. Sorularımıza cevap vermiyorlar. 29 Kasım 2022 tarihi itibariyle 701 soru cevaplanmamıştır. Soru önergesine yanıt vermemek ne anlama geliyor? Sayın Başkan, size söylüyorum, her bütçe konuşmasında söylüyorum. ‘Milletvekili umurumda değil arkadaş, milletvekili kimdir, beni Cumhurbaşkanı tayin etti, istediğim soruya değil, istediğim soruya cevap veririm’ diyor, diyor. Siz saygın bir milletvekili olarak, bir milletvekili olarak bu tabloya evet derseniz, TBMM’nin itibarını zedelemiş olursunuz. Benden daha çok itiraz etmelisin. Milletvekillerinin sorularına neden cevap vermediğinizi soracaksınız.

NASIL MEP SEÇİLDİĞİNİ DE BİLİYORUM: Haydi, lider diyemez. Neden diyemiyor? Bunu yeterince iyi biliyorum. Çünkü lideri başkan yapan aynı iradedir. Şimdi ne diyecek? (AKP saflarından ‘Seçtik’ sesleri) Nasıl seçildiğinizi çok iyi biliyorum, nasıl milletvekili seçildiğinizi çok iyi biliyorum. (AKP saflarından gelen itirazlar üzerine…) Ağlamayın arkadaşlar ağlamayın.

ONLARA SORUN ZAMAN BU ÜLKEYE DEMOKRASİ GELİYOR: Bütçe geldi, güzel. Bu bütçe gelirlerin nasıl toplanıp nasıl harcanacağını bize anlatan bir bütçedir. Bu bütçe unsurlara göre hazırlanması gereken bir bütçedir. Sana anlatacağım, dikkatli dinlersen sana her şeyi anlatacağım. Çocuk gibi ağlama, bağırma. Bana itiraz ediyorsan kürsüye gel, buraya gel. Parlamento bütçeyi yapar ama bir şey daha yapar. Meclis, kabul ettiği bütçenin maddelere uygun harcanıp harcanmadığını da denetler. Parlamentonun böyle bir görevi var. Denetimi kim yapıyor, Sayıştay aracılığıyla. Sayıştay’a diyor ki, ‘Kesin hesap kanununu ve TBMM’nin onayladığı bütçeyi benim adıma siz denetleyeceksiniz. Acaba bürokrasi, acaba yürütme organı bunu doğru harcadı mı, harcamadı mı?’ Ben demiyorum, Anayasa söylüyor, 160. madde. ‘Meclis adına bütçe harcamalarını Sayıştay denetler’ diyor. Sayıştay denetiminde… Özellikle atananlara sormak istiyorum. Sayıştay, 315 kamu kurumunun faaliyet raporlarına baktı. 17 kurumun faaliyet raporu hiç yayınlanmadı. Ne demek 17 kurumu yönetenler diyor ki; ‘Meclis ne demek, Sayıştay ne demek? Kime anlatırsan anlat raporu yayınlamıyorum bile.’ Bunu sindiriyor musun? Sindiriyorsunuz, sorun oradan başlıyor. 32 kurum faaliyet raporunda kullanılan kaynakları Sayıştaya bildirmemektedir. Yani TBMM’nin adını kontrol eden kuruma ‘size bilgi vermeyeceğim’ diyor. ‘Meclis, ne Meclis kardeşim, Meclis nereden çıktı, bilgi vermiyorum’ diyor. Bir şey yapıyor musun? Hiçbir şey yapmıyorsun, sorun burada. 206 kuruluşun faaliyet raporunda temel mali tablolara ve bu tabloların açıklamalarına yer verilmemektedir. Kime ne kadar yardım yapıldığını göstermez. Sayıştay raporu 10 sayı daha geldi Allah aşkına söyler misiniz? Aramızda kim baktı bu raporlara? ‘Kul hakkı’ diyoruz, helal demiyor muyuz? Birinden hayır duası istiyoruz. Siz, Meclis kabul etti, vergileri size teslim etti, bu parayı maddelere uygun olarak harcayın, diyor. Ancak TBMM’nin adını kontrol eden kurum ‘Size bilgi vermeyeceğim’ dedi. Nereye gidersen git, diyor. Ve sana bunu söylüyorum, beni suçluyorsun. Neden doğruyu söylüyorsun? İnsanda biraz vicdan vardır. Bunları sorguladığınız anda bu ülkeye demokrasi geliyor. Biz değil, aslında sorguluyoruz. Bunları sorguladığınız anda Türkiye’deki yolsuzluk bitecek. Onları sorgulamazsın.

SORU SORMAMAK, İpotek Kapsamında İradenin Verildiği Anlamına Gelir: Sorgulamamanın ne demek olduğunu size anlatayım. Çok açık bir şekilde vasiyeti taahhüt etmek demektir. ‘Ben eleştirirsem beni bir daha milletvekilliği listesine almazlar.’ Devlet bu vahşetle yönetilemez. Arkadaşlar hakaret değil gerçek bu. Kul haklarına uyacaksın.

BİLMİYORSUNUZ, ONLAR SANA SÖYLEMEZLER: Kamu-özel işbirliği… Doğru mu yapıyorsunuz? (AKP saflarından gelen sataşmalara gelince) Uyuşturucuya da geleceğim baronları tek tek anlatacağım. Bu kardeşin her şeyi biliyor. Kamu-özel işbirliği… Garanti veriyorsunuz, dolar garanti ediyorsunuz, euro garanti veriyorsunuz. Dolar garantisi verdiğinizde ABD’deki enflasyonu bu milletin sırtına yüklüyorsunuz. Euro garantisini verdiğinizde Almanya’daki enflasyonu bu milletin sırtına yüklüyorsunuz. ‘Dünyada enflasyon var’ diyorlar. Dünyada enflasyon var ama siz o enflasyonu getirip milletimizin sırtına yıkıyorsunuz. Mevzuata göre, bu kamu kurumları yükümlülüklerini yayınlamak zorundadır. Hiçbiri yayınlanmadı. bilmiyor musun Bilmiyorsun, sana söylemiyorlar. ve bu nedenle suç işlenmektedir.

BAKMIŞLARDI ki ALLAH ALLAH, BİZ MECLİS’İN VERDİĞİ YETKİYİ AŞTIK: Meclisi öyle bir prestij yaptılar ki… Siz getirdiniz, pardon. MHP ile getirdiniz. Kimse emin olmamalı. Önce başvuruyu yapıyorlar, bu başvuru için kanun çıkması gerektiğini görüyorlar. Sonra kanunları Meclis’e getiriyorlar. Bütçede öngörülen borç sınırının üzerinde borçlandılar. Bir baktılar ki, Allah’ım biz meclisin verdiği yetkiyi aşmışız. Borç almak için yine kanunu buraya getirdiler. Aranızda ‘Arkadaş, bu meclisin verdiği yetkiyi neden aştınız’ diyen oldu mu?

İŞTE VASİYETİN HATIRLANMASI: 20 Aralık akşamı döviz korumalı mevduat yapıldı, 21 Aralık’ta Merkez Bankası açıklama yaptı, 24 Aralık’ta basın açıklaması yapıldı. Hazine, Maliye Bakanı. 20 Ocak’ta kanun buraya geldi. Değerli arkadaşlar, Anayasa’da ‘Vergi kanunla konulur, kanunla kaldırılır’ diyor. Siz uyguluyorsunuz ama anayasayı ve hukuku bilmiyorsunuz. Çünkü bürokrasiyi alt üst ettin. Nihayet Meclis’e bir yasa geldi ve oradan da yasa çıktı. Ne anlama geliyor? ‘Meclise ne zaman kanun getirsem orada askerlerim oluyor, ellerini kaldırıp indiriyorlar, benim kanunlarımı kabul ediyorlar.’ Bu irade taahhüdüdür.

DEVLET BÜTÇESİ KİŞİNİN İSTEĞİNE TESLİM EDİLMEZ: Devlet harcamalarının neye dayandığını bilmemiz gerekiyor. Devlet harcamaları keyfi yapılmaz, devlet bütçesi bir kişinin iradesine teslim edilmez. Devlet saygın bir kurumdur. Liyakat ve adaletle yönetilir, herkesin istediği gibi yönetilmez. Kişinin iradesine bağlı değildir. Devletin temeli hukuk unsurlarından, yani kesinlikten başlar. Makul olmanın üç kuralı vardır. Birincisi, yasal normlar makul olmalıdır. İki, bilinebilir olmalıdır. Üçüncüsü, öngörülebilir olmalıdır. Bunlar olunca oluyor.

BU PARAYI NASIL HARCIYORLAR? SORUYORUM, SİZ SORMAK ZORUNDASINIZ; Örneğin, Cumhurbaşkanlığı makamı ve İdari İşler Başkanlığı. Demek istediğim, bu beylerin çalıştığı yer orası. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi değildir. 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir. Taşıt Kanunu, Toplu Konut Kanunu, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa tabi değildir. . Bunların hiçbirine tabi değillerdir. Peki parayı nasıl harcıyorlar, biz yetkilendirdik? Efendim, bir yönetmelik var. Hiç Resmi Gazete’de bir yönetmelik gördünüz mü? görmedin Bir şey daha söyleyeyim, 3010 Sayılı Kanun var. Kanun ile ilgili Yönetmelik Resmi Gazete’de yayınlanacak. Bu kanuna göre Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri yönetmelikleri Resmi Gazete’de yayımlamakla yükümlüdür. Kanunda hangi yönetmeliğin yayımlanmadığı da yazıyor. ‘Ancak, millî emniyet ve asayişle ilgili ve muğlaklık derecesine sahip bir yönetmelikle yayımlanamaz.’ Allah aşkına, Nafaka Kanunu’nu yönetmelikle yapıyorsanız bunun milli güvenlikle ne alakası var, taşıt kanununun milli güvenlikle ne alakası var? Eğer oraya dayandırırlarsa. Bu parayı nasıl harcıyorlar? Soruyorum, sen de yapmalısın. Şu ana kadar herhangi bir yönetmelik yayınlanmadı. Bakın bu yönetmelik neden yayınlanmıyor.

YÖNETMELİKLERİ KİMSENİN GÖRMEMESİ VE BİLMEMESİ İÇİN YAYINLAMAZLAR. NEDEN SORDUN? Neden vermediklerini açıklayayım. Tahsis Kanunu. Önder Bey Ankara’dan çıkınca 100 lira alacak. Siz milletvekilleri 92 lira alıyorsunuz. Aylık takım notu 1/4 olanlar 63 lira, aylık takım notu 5-15 olanlar 62 lira alıyor. Peki saraydakilerin kaç lira aldığını bilmiyorsun, bilmiyorsun, ben de bilmiyorum. Neden burada tabi değiller? Orada çalışanlar; Meclis Başkanından, milletvekilinden, Anayasa Mahkemesi Başkanından daha çok para alıyorlar. Harcırahları çok yüksek ama yönetmeliği kimse görmesin, bilmesin diye yayınlamıyorlar. Neden yayınlamıyorlar? Bunu neden sormuyorsun? Bu yönetmelikler neden yayınlanmıyor, bu yasalar neden uygulanmıyor…

SARAYDA YAŞAYANLAR VE SARAY DIŞINDA YAŞAYANLAR: Türkiye’de sarayda yaşayanlar ve saray dışında yaşayanlar diye ikili bir yapı oluştu. Bunu Fuat Keyman söylüyor. Her iki Türkiye’den de bahsediyor. Artık tam anlamıyla iki Türkiye var. Biri, saray ve bölüğünün, beş kişilik çetelerin yaşadığı Türkiye. Orada her şey çok harika. Orada yaşayanların bir eli yağda, bir eli baldadır. O Türkiye’de her şey var, sofralar dolup taşıyor, ejder meyveli smoothie’ler var. Şenlikler, sevinçler, 100 bin dolarlık çantalar var. Oğulların vakıfları var, gökdelenleri var, birbirlerine tohum göndermek için milyonlarca dolar gönderiyorlar… Gittim yerinde gördüm. Man Adası’nda çil paralar var. Bu Türkiye başka bir Türkiye; Yani halktan 481 milyar doları hortumladı. O paranın bir kısmıyla da kendi oluşturdukları sistemi ayakta tutabilmek için atananları sıraya dizdiler. Yandaş medyayı oluşturdular. Trol orduları, kullanılmış müzisyenler ve halk şarkıcıları var. Kara paraları, baronları, barut danışmanları var. Onun bir oglu var…

İKİNCİ TÜRKİYE’Yİ VEFAYA BAĞLAMAK İÇİN BİRİNCİ TÜRKİYE’NİN PROGRAMINI YIRTICAKLAR: Ne yazık ki bu sistemin yarattığı ikinci bir Türkiye var. Trajik bir Türkiye var. Bu trajik Türkiye’de her gün bir hayatta kalma mücadelesi var. Varoşlarda bir yaşam mücadelesi var. Bu Türkiye’de milyonlarca fakir ve hatta aç insan var. İş bulamadığı için kendini yakan insanlar. Borçlarını ödeyemediği için intihar eden insanlar var. Bu Türkiye’de çocuklar yetersiz beslenme nedeniyle büyüyemez, büyüyemez ve gelişemez. Ama biz bu saray Türkiye’sine karşı başka bir Türkiye vizyonu açıkladık ve 70 kişilik bir ekip bu Türkiye için 7 gün 24 saat çalışacak. Dünyanın en yumuşakıyla çalışacaktır. Açıklayayım futbol liginde olduğu gibi belli bir dünya kupası var. Ronaldo ve Messi, Türkiye adına oynayacakları ilk Türkiye’nin ikinci Türkiye yardım programını alt üst edecek. Türkiye’de dijital teknoloji, yapay zeka, makine öğrenimi, finansal teknolojiler ve yeşil enerjiye sahip. Herkes daha iyi bir yaşam ve düzen için çalışacak, çocuklara yeni bir Türkiye hayalini yaşatacağız. Türkiye’yi yeni bir siyaset ve liyakat anlayışıyla büyüteceğiz.

HAK GELECEK BATI ZAIL: Neden ağlıyorsunuz çocuklar? Ağlaman ne zaman duracak? Az önce şampiyonlar ligi takımının önünde gözleri parlayan fotoromanlar var dedim. Vallahi önümüzde tam bir amatör küme var. Küçümsedikleri, hor gördükleri, en temel haklarını gasp ettikleri o ikinci Türkiye, yarattıkları bu saray Türkiye’yi yenecektir, daha açık ve net anlatayım. Hak gelecek, batıl yıkılacak.

PARAYI GETİRİN, NE DERSENİZ: Baronlara geliyorum, dostlarınız olan baronlara geliyorum…. Çocuklarımızı zehirleyenlere geliyorum. 7 kanun yaptınız, vasiyetinizi ipotek ettirdiniz derken boşuna kastetmiyorum. 7 yasa çıkardınız, 7 yasayı 5 kez uzattınız. Saraya ve bakanlara yetki verdiniz. Ne yaparsan yap uyuşturucu kaçakçılarının parasını Türkiye’ye getir dedin. Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun… Bak ne yazmışsın. Türkiye’ye getirilen varlıklar nedeniyle dolar, euro, hisse senetleri; Unsur kararından yararlananlar ve kanun temsilcileri hakkında vergi incelemesi, vergi tarhiyatı, soruşturması, soruşturması, uzlaşması, vergi cezası ve idari para cezası uygulanmayacağını söylediniz. Savcılık soruşturma yapıyor, dokunmayacaksın diyor. Hakim kovuşturmayı yapıyor, dokunmazsın diye. Parayı getir, ne olursa olsun dedin. Akşam evinize gittiğinizde çocuklarınıza sorun. Ben gidip bu yasaya el kaldırdım ve bütün uyuşturucu baronları Türkiye’ye geldi” dedi.

MUTLU BİR ŞEYE İZİN VERDİLER: Bu kara para meselesini en anlaşılır dille anlatmaya çalışacağım. Bunları çok iyi bilsinler… Çok açık konuşacağım. Ben dine ve inanca oy veririm diyen vatandaşım iyi dinlesin. Onun da dikkatle dinlemesini istiyorum. Çünkü bu bahiste sizin de sorumluluğunuz var. Çünkü dünyanın en aşağılık insanları elbette uyuşturucu kaçakçılarıdır. Uyuşturucu insan onurunu yok eder ve öldürür. Başınıza gelebilecek en kötü şey uyuşturucudur. Uyuşturucu baronlarını öldürerek zengin oluyorlar. Çocuk, kadın, erkek, yaşlı, genç fark etmez. Geçerler. Dünya bu aşağılık insanlarla başa çıkmak için ne yaptı? Kazandıkları parayı sisteme yatırmak zorundalar. Yasal değilse sisteme giremezler. Bankaya para yatırırken paran nerede kardeşim diye soruyor. “Bu parayı nereden buldun?” O sorar. Bankaya yasal desteğiniz yoksa, yatırmaya kalkarsanız başınız belaya girer. Bu şekilde milyarlarca dolar kazanan aşağılık kişiler parayı sisteme koymasınlar, ne yapsınlar, biriktirsinler. Milyarlarca doları nerede depolayacaklar, içlerinde yer yok. Hadi depoyu buldun, parayı koydun. Ama o para bir şey almanıza yardımcı olmazsa, tuvalet kağıdından başka bir şey değildir. Almak zorundasınız, yani sisteme girmesi gerekiyor. Eğer sisteme koymazsa uyuşturucu baronu bu paranın faydasını görmeyecek. Buraya kadar her şey açık. Saray ve şirketi iflas edip cari açık patlayınca paranın peşine düştü. Parayı nereden bulacağız? Kimse düzgün bir şekilde yatırım yapmadığında, karanlık bir şeye izin verdiler, yeni bir yasal düzeltme getirdiler. 7 kez… Özetle ‘Parayı getirin, nereden bulduğunu asla sormayacağım, hiçbir vergi müfettişi sormaz. Hiçbir vergi dairesi müdürü, savcı, polis sormayacak, hakime dava açmayacak, parayı nereye getirirseniz getirin’ dedi.

KOCAMAN TÜRK DEVLETİNİ MAFYA SÖZLERİNE ÇAMAŞIRHANE EDENLERDEN ALLAH RAZI OLSUN: Türkiye’yi kara paranın çamaşırhanesine çevirdiler. Bu parayı aldılar, getirdiler, soran olmadı, bankalara yatırdı, yıkadı, temizledi. Onlar için Türkiye kirli paralarının yıkanacağı bir ülke haline geldi. Bütün Türk devletini mafya pisliklerinin çamaşırhanesine çevirenlere Allah lanet etsin. Bunu sadece bir kez yapmadılar. 2016’dan beri soru sormadım, paranı getir. dediler. Yeterince paranın kaynağını sormayacağımı, nereden kazanıldığını sormayacağımı söylediler. MASAK devreye girdi, MASAK’ı devre dışı bıraktılar. Türkiye’yi gri listeye aldılar. Türkiye dünyaya kapalı zannediyorsunuz.

ANNESİNİN KAFASINI KESEN VE SOKAĞA ÇIKAN OLAYI DUYMUYORMUSUNUZ? Ülkeye sadece para girdi, hayır. Ey benim dindar ve sadık kardeşlerim. Her zamanki gibi hayır, uyuşturucu parası sahibini getirdi. Adamın parası sizin ülkenizdeyse buraya da gelirim parayı bozdururum bankaya yatırırım kimse bana soru sormuyor. Bu parayı uyuşturucudan milyarlarca dolarla kazandım. Al diyor, ben yatırırım. Herkes iyi bir ruh halinde ve bu da iyi bir ruh halinde. İşlerini yaşadıkları ülkeye getirdiler, her şeyi MET’e çevirdiler. Uyuşturucunun yolunu biliyor musunuz, Afganistan’dan nasıl geldiğini biliyor musunuz, yıllık uyuşturucunun İran kapısından sadece 50 milyar dolar olduğunu biliyor musunuz, hükümette bu konuda raporlar olduğunu biliyor musunuz? Bilemezsiniz, çünkü işiniz elinizi kaldırıp indirmektir. Soruyu sorun, 10 yaşındaki bir çocuk uyuşturucuya nasıl alışır? Annesinin kafasını kesip sokağa atan olayı duymadın mı?

BU STRİ AÇAN İNSANLARIN HEPSİNİ KİTAPTA YAZDIK, HEPSİNİN HESABINI SORUYORUM: Uyuşturucu parasını getirdiler, onlar da geldi. Türkiye’de gezdiler, en önemli mafya liderleri ve uyuşturucu baronları Türkiye’ye geldiler, Türkiye’de yaşadılar ve bir daire aldılar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına başvurdular. Bilip onlara sormuyor musun? Bak, kendi hesaplarını hallettiler. Mafya lideri yurt dışından geliyor, buradaki mafya da yurt dışında, hesaplarını kapatıp öldürdüler. Baronlar buralarda koşuştururken araya fotoroman malzemesi giriyor. Güvenlik güçleri felçli durumda, güvenlik güçlerine baskı yapılıyor. Mert muhafızlarımız bu fotoromancıdan bıktı, hikayenin geri kalanını herkes biliyor. Ama unutmayın uyuşturucuyu, uyuşturucu baronunu ve bu pisliğin önünü açan herkesi deftere yazdık, hesabını soracağım.

4 SORU SORUYORUM: 4 soru soruyorum aranızda yiğit varsa kürsüye çıkar, Kılıçdaroğlu bu soruları İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken sordu, bana cevap verin diyor. Öncelikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu olarak nitelendirdiği operasyonda herkes nasıl serbest kaldı? Soylu’nun oğlunun iddianamedeki sanıklarla ne alakası var? İstanbul Polisi, Soylu’nun oğlunun arabasını sanıklara kiraladığı için mi aradı? Soylu’nun Türkiye’den gönderdiğini söylediği Sırbistan’daki uyuşturucu çetesinin başı nasıl İstanbul’un göbeğinde özel bir hayat kuruyor, uyuşturucu faaliyetlerini yönetiyor, rakip çetesi Türkiye’ye nasıl gelip onu öldürüyor. Kolombiya’da ele geçirilen 5 ton kokainin gerçek sahibi kim?

Mustafa Çalışkan ile sorununuz ne, FETÖ ve uyuşturucuyla mücadele eden insanı neden bu konuma getiriyorsunuz? (‘Açıkla o zaman’ üzerine AKP satırlarından sesler). Milletvekili olduğun yerde onunla en yakın taksi durağına git orada konuş orada sana burada uyuşturucu nerede satılır söyler senin dünyadan haberin yok.

NEDEN SÜLEYMAN SOYLU’YA GENERALİN ‘BURAYA GÖNDERDİĞİ YAZILARI GETİRDİN’ DEMİYORSUNUZ: Türkiye’nin hangi ilinde uyuşturucu için giderseniz gidin, ister namuslu adam, ister esnaf, ister taksi şoförü… Burada kim uyuşturucu satar? Çocukları uyuşturucu kullanan annelerle görüştüm. Annem ve babam ne der biliyor musun? Oğlumuz uyuşturucu kullandığı için geceleri yatak odamızı yatağa kaydırıyoruz. Bağcılar, Sultanbeyli’ye gittiniz mi? Orada gördün mü? Size araştırma raporunu göndereceğim. Neden Süleyman Soylu’ya jandarmanın gönderdiği mektupları buraya getirmesini söylemiyorsun, neden söylemiyorsun?

Ben UYUŞTURUCUDAN ŞİKAYET EDİYORUM, SİZ BARONLARI SAVUNUYORUM: Ben uyuşturucudan şikayetçiyim, sen baronları savunuyorsun. Böyle bir şey nasıl olabilir? Uyuşturucu çocuklarımızı zehirliyor diyorum, beni eleştiriyorsunuz. Bunu nasıl yapıyorsun? Yoksul mahallelere gidip annelerin sözünü dinledin mi hiç? Babaları dinledin mi? Dinleyemezsin.

YOLSUZLUĞU MADDELEŞTİREN BİR YASA ÇIKARTILDI. HABERİNİZ BİLE YOK: Bir şey daha yaptın. Bu Gazi Meclisi diyorsanız, gaziler arasında ayrım yapmayan bir Meclis olmalıdır. Gaziler arasında ayrım yaptınız, şehitler arasında ayrım yaptınız. Sana çok daha kötü bir şey söyleyeyim. Bu Meclis’te bildiğim kadarıyla hiç kimse malını almak için el kaldırıp “şöyle olsun” demesin. Kul hakkını yiyene karşı ortak tavır göstermeliyiz. Belki, her birimizin farklı siyasi görüşleri olabilir. Ama ahlak ve erdem konusunda birlik olmalıyız. Beytulmale’yi korumamız lazım. Siz AK Parti ve MHP milletvekillerinin iradesiyle burada bir yasa çıktı, yolsuzluğu somutlaştıran bir yasa. Haberin yok. Üzgünüm, elinizi kaldırıp indiriyorsunuz. Bilseydin itiraz ederdin.

BİLİNÇLERİNİ TATMİN ETMEK İÇİN İTİRAZ EDERLER: Rüşvet ve hırsızlığı yasallaştıran bir yasaya evet dediniz. (AKP saflarından: Sürekli hakaret ediyorsunuz) Hakaret değil efendim gerçek gerçek. Gerçekle yüzleşme. Dinle, sana neden elini kaldırdığını söyleyeceğim; bana gel sonra söyle Kanunun adı. (AKP saflarından: Biz kiralık avukat değiliz) Ağlasınlar. Ağlamak da bir erdemdir. Vicdanlarını tatmin etmek için itiraz ederler. Dinle, açıklayacağım. (AKP saflarından: Ağlayanlar kiralananlardır) İşin doğrusu bu kadar. Vasiyetini kiraya veren kişiler mecliste görev alamazlar, nokta. Vasiyetini kiralayan ve vesayet altına alan kişi, mecliste milletvekili olamaz. Bu kadar net söylüyorum. Bir örnek vereceğim ve sonra neden elinizi kaldırdığınızı soracağım. Bırak ağlasınlar, en zoru gerçeklerle yüzleşmek, iradeyi ipotek etmektir. Vasiyetine ipotek vermeyeceksin, gelen kanun teklifini okuyacaksın, o kanun teklifi milletin aleyhineyse ve rüşvete kapı açıyorsa hayır diyeceksin. Eğer hayır demezsen. Meclisi itibarsızlaştırıyorsunuz. (AKP saflarından: Aday bile olamazsın, iradeden bahsediyorsun) Şimdi bırak gitsinler. Milletvekili olmayı bırakın, nereli olduğunuzu bile bilmiyorsunuz. O da saraydan talimat alır: ‘Burada vekil sensin’. O da kabul edecek, ‘Evet, oradaki vekil benim’.

SİZDEN DAHA İYİ DÜŞÜNÜN ÇÜNKÜ ÇOCUĞUN BİLİNCİ VE ETİĞİ VAR: Gerçekleri göreceksiniz, bulunduğunuz illere gidin, AK Parti il ​​başkanına sorun, eşinize sorun, ilkokula giden çocuğunuza sorun. ‘Bunun için elimi kaldırdım, ne dersin?’ Senden iyi düşünüyor çünkü o çocuğun vicdanı var, ahlakı var. Sayın Başkan, ben Genel Kurul’a hitap edeceğim zaman onlar bana hitap ediyor, ben onları insan olarak görüyorum, ben onlara hitap ediyorum. Ben ne yaparım?

AYLIK HELAL ARKADAŞLARINIZ MI?: Kanunun adını okudum, Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında, bu buraya geldi ve komisyondan geçti. 26 Mayıs 2022, 7407 Sayılı Kanun. Bu kanun değiştiriliyor. Bu yasa, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na ilişkin bir yasa… Bu yönetimde karar verici TSMF’dir. Karar veya tedbiri uygulayan, her türlü adli ve idarî tedbir kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevini yerine getiren kişiler hakkında kanuni işlem yapılır. bu karar, görev ve eylemleri nedeniyle usulsüzlük veya yolsuzluk yaparlar. İdari, mali veya cezai sorumluluğu yoktur. Buna ‘evet’ dedin. Bankayı düşünün, kayyum atadınız, aldı amcasının oğluna verdi, kimse bir şey yapamıyor. Çünkü çıkarmış olduğunuz kanuna göre bu görevi yerine getiren kişilerin karar, görev ve eylemlerinden dolayı hukuki, idari, mali ve cezai sorumlulukları bulunmadığını söylüyor. Buna evet dediniz… Şimdi soruyorum aylık geliriniz helal mi arkadaşlar? Helal mi? Bu kadar itiraz ettiniz, buna neden itiraz ediyorsunuz, buna neden evet dediniz?

HANGİ PARLAMENTO YOLSUZLUĞU YASALLANDIRAN BİR YASAYA SAHİPTİR: Anayasa Mahkemesi’ne gönderdik, şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanı’na ve değerli üyelerine sesleniyorum. Çabuk tartışın ve bu rezaleti ortadan kaldırın. Bu kanun Meclis’in itibarını zedelemiştir. Yolsuzluğu meşrulaştıran yasanın çıktığı meclis diyorsun Gazi Meclisi. Meclisin itibarı bu şekilde ayaklar altına alınamaz. Bu saray öyle bir kumpas kurmuştur ki, ne olduğunu bilmeden elini kaldırıp indirmişsindir. Bu 37. sayıya hiç bakmadınız, neden bunların idari ve hukuki sorumluluğu yok? Neden cezai sorumlulukları yok? Bankayı, koca şirketleri onlara teslim ediyorsunuz. Ne oldu, yolsuzluk gazete manşetlerinde yer aldı. Hiçbir savcı soruşturma açamaz, hiçbir mahkeme açamaz. Bu Meclis böyle bir rezilliğin yaşandığı yer olmamalıydı. Buraya bir bütçe getiriyorsun, bu ne bütçe. Bu, mali alıcıların bütçesidir.

MİLLİ İTTİFAK OLARAK PAK, HAFİF VE HERKESİN KEYİFLİ BİR TÜRKİYE’Yİ YENİDEN KURACAĞIZ: Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşıyoruz. Alt gelir gruplarından bir avuç üst gelir grubuna olağanüstü bir kaynak aktarımı var. Yani 80 milyondan bir avuç insana olağanüstü bir kaynak aktarımı var. Bunlar çok büyük rakamlar. Git, Londra’daki Chelsea’ye git. Oradaki büyük malikaneleri görün. O büyük malikanelerde kimin yaşadığını görün. Sarayın onlara ne kadar iltifat ettiğini görün. Allah nasip ederse o parayı Türkiye’ye getireceğim. Hepsi… Üzülmeyin sevgili halkım, size sesleniyorum; Millet İttifakı olarak göreceksiniz, herkesin mutlu olduğu tertemiz, aydınlık bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Birlikte, birlikte inşa edeceğiz. Siz söylemeden biz inşa edeceğiz.

TÜM NİTELİKLİ KIRMIZILAR TEMİZLENDİ VE HÜKÜMET ORTA BİR KIRILMAYA TESLİM EDİLMİŞTİR: Bir hikaye anlatacağım, onu bitireceğim. Sloganlarla geldi. Sloganları, krizden bıkmış halkımızın en derin özlemini yansıtıyordu. Bireysel özgürlük vaat ediyordu. Yoksulluk yoluyla çaba sözü verdi. Yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceğime dair sözler verdiler. Sonuç neydi? Önce tüm arkadaşlarını ortadan kaldırdı. Mecliste kurduğu yolsuzluk soruşturma komisyonu başkanını yeniden milletvekili yapmadı. Tüm değerli bürokratları tasfiye etti ve devlet vasat bir bürokrasiye teslim edildi. İyiliği tamamen öldürdü. Devleti, onu devlet yapan bütün sistemleri yerle bir etti. En güzel üniversiteleri yerle bir etti. Rektörler, neredeyse her saat değişen kişisel kararnamelerle üniversitelere atanıyordu. Adamına göre bir kararname çıkararak rektör olarak atanmıştı.

İLKOKULA GİDEN ÇOCUĞUNUZA, TÜRKİYE CUMHURİYETİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN ELÇİSİ İSE SORUN: Rüşvet alanlar elçi mi olacak? Şimdi size bir soru. Allah aşkına söyle bana cevap verme evine gidince ilkokula giden çocuğuna sor. Rüşvet alan kişiye Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçisi olup olamayacağını sorun. Sorun, Tanrı aşkına. Eşinize, akrabanıza, komşunuza sorun. Bu ülkede AK Parti içinde çok değerli elçiler yapacak kişiler var. Ya rüşvet alan 21. yüzyıl Türkiye’sine büyükelçi olarak atanırsa? Sonuç, paranoyasını besleyen bir trol ordusuydu. Bir tek o kaldı.

RÜŞVET ALAN ADAM, KARAKTERSİZ ADAMDIR. MÜHÜRLER, DİYOR VATAN, AYRICA HER TÜRLÜ BİLGİYİ SATIYOR: Elinizde kalmasın arkadaşlar çürüttünüz bu mübarek çatıyı çürüttünüz. Her şeyden vazgeçiyorum ya da kendi bakanınızdan, bakanınızdan; Hani bir milletvekili mafyadan her ay 10 bin dolar alıyor demişti. Bakanınız söyledi. Bir kişinin gücüne bile gitmedi. Bir kişi bile çıkıp onurlu bir şekilde sormadı, bu iş nedir? Ve bana diyorsun ki, bunu neden söylüyorsun? Şaşırdım. Hepiniz, bu çatı zan altındadır. Sizler milletvekilisiniz. Sen hata ortağı değilsin. Ses çıkarmadığınız andan itibaren hatayı onaylıyorsunuz. ve sen de suç ortağısın. Bunu nasıl sindiriyorsun merak ediyorum. Parlamento çürüdü. Devlet de çürüdü. Rüşvet alan kişi büyükelçi olabilir mi? Gidiyorsun, parayı ödüyorsun, devletin bütün sırlarını alıyorsun. Rüşvet alan adam karakterli bir adamdır. Para satıyor, vatan satıyor, her türlü bilgiyi de satıyor.

GÖZÜ PARLAYANLAR, EPİSTEMOLOJİK KIRILDI: Geriye sadece kişisel güce ve çıkara odaklanmış küçük bir tiran ve onun yakın çevresi kaldı. Atadığı bakanların birçoğu trollükten öteye geçemiyor. O ikinci sınıf bir tiran. Ama üçüncü sınıf atanmış kişilerle çalışabilir, o kadar. Gözleri parıldayanların elinde epistemolojik kopuşlar kaldı. Kuzenleriyle arazi müzayedelerini kovalayan atanmışlarla kaldı. Aslında, yarımdan az fikri olan biriyle çalışmak imkansızdı. Bakan bürokratı hep kovar. Endişeden işten atıldığımı kimse söyleyemez. Benden af ​​dilediklerini söylüyorlar, af diliyorlar, o da affediyor. Çok acayip bir durum. Bu ucubeler için bir ortam hazırlayın, bir ucube sistemi. Bir ve iki kişinin ağzından çıkan talimatlara devleti teslim eden bir sistem.

O BİR VATANDAŞ OLSA DÜNÜ BEREKET EDENLERİN BUGÜN ELLERİNİ öpmek için sıraya girmezdi. Halkı aldatmak için verdiği tüm sözler saçma sapandı. Söz kalmayınca halkı hem ekonomik hem de siyasi zorbalıkla eziyor. Halk kan ağlıyor ama halktan ayrılmaları çok çetin oldu. İnsanları anlayacak şefkat ve güçten yoksundur. Ne yapacak? Daha çok savaş ve din kılığına bürünmek zorunda kalır. Bunu her zaman yapar. Bakmayın vatanın, milletin, Sakarya’nın feryatlarına… Bu sarayın insanlarında asla ama asla ideolojik bir şey yoktur. Kimse kendini utandırmasın. Vatansever olsaydı dün lanetlediğilerin elini öpmek için sıraya girmezdi. Vatanını düşmana bırakıp Süleyman Şah Türbesi’ni özlemeyecekti. Burada terörle mücadele için yabancı askerleri Türkiye’ye davet etme kararı almazdı.

zorbalar, zorbalar, hep harcar, altı ayda gider: İdeolojileri ve ideolojileri yoktur. En çok parayı nasıl alırım, en çok erişimi nasıl elde ederim, nasıl satın alırım… Kafası sadece buna odaklı. Zalimler her zaman bu şekilde davranırlar. Gerçeği, krizleri reddederler. O da Türkiye’den tamamen kopmuştu. Her şeyi reddediyor. Ekonomiyi, açlığı, yoksulluğu, işsizliği reddeder. Getirdiği mültecilerin sorun olduğunu da reddediyor. Sana inkar etmeyeceği bir gerçeği söyleyeyim, zorbalar, zorbalar hep masraftır, altı ayda gider.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu